Tam dört dörtlük laikçi mahallenin olayı..
Katil bir bar işleticisi. Alkollü içecek bulunan bir kafe sahibi.
Katilin ailesi de kendisi de CHP’li.
Hatta katilin annesi, CHP’nin Muğla il teşkilatında görevli..
Kızlı-erkekli evler konusunda, katilin de, maktulün de düşüncesi “özgür olunması gerektiği” yönünde.. “Sınırların, yasakların insanları boğduğu” yönünde..
Ve aktüel bir tartışma bağlamında da bakalım..
Vahşi cinayetin işlendiği tarih, 16 Temmuz 2020.
“Tarihin ne önemi var” derseniz..
Meral Akşener’den başlayın, Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar, geçtiğimiz hafta Danıştay binasında şov yapan kadın derneklerine, baroların avukatlarının iddialarının aksine..
İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonraki bir tarihte değil, sözleşme yürürlükte olduğu bir tarihte cinayetin işlenmiş olması açısından tarihin önemi büyük..
Belirttiğimiz üzere, CHP’li aileden gelen, seküler hayat tarzını tercih etmiş olan, alkollü içecek satışı ile meşgul bir işletmenin sahibi Cemal Metin Avcı, Medeni Kanuna göre resmi nikahı var iken, zinanın serbest bırakılmasından da istifade ederek, eşi dışında bir üniversiteli genç kız ile doğru olmayan bir ilişki içinde..
O ilişki içinde, ne oldu, ne olmadı bilemeyiz.
Ama sonuç şu:
O bar sahibi; gözü dönmüş erkek, üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i öldürüyor..
Cesedi yakarak ortadan kaldırıp, cezadan da kurtulmayı düşlüyor..
Erkek egemen bir devlet yönetimini hayata geçirdiği iddia edilen AK Parti iktidarında, katil erkek tespit ediliyor, suçunu itiraf ediyor, “ama” ile başlayan mazeretler üreterek, cezasını azaltmaya çalışıyor.