Şakacıktan da olsa, olmamış bir şeyi anlatmayı/uydurmayı, kısacası yalan söylemeyi doğru bulmam..
Normal günlerde de olmaz ama..
Ramazan günü hiç olmaz..
Onun içindir ki, yazıma şöyle başlamadım:
“30 Mart seçimlerinden hemen sonra, Süleyman Demirel’i Güniz Sokak’ta ziyaret ettim. Beraberimde birkaç avukat arkadaşım da vardı. Benim ayrıca gazeteci de olduğumu öğrenince, bana özel şunları söyledi: ‘Paralel yapı ve kartel medyası, ülkeyi uçuruma götürüyor. Aman dikkat!’ Sonrasında da ...”
Nasıl olsa Süleyman Demirel ölmüş.
Utanma olmazsa..
Yalan her günkü tek azık olursa..
Rahatlıkla uydurabileceğiniz bir yalan..
Niye bu örneği veriyorum?
Ortalık bu palavralardan geçilmiyor da onun için.
Paralel yapının Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal şöyle atıyor palavrayı:
“Yaklaşık bir yıl önce küçük bir heyet Güniz Sokak’ta ziyaret etti Demirel’i. Memleketin ahvalinden konuşurlarken söz döndü dolaştı, AKP cemaat kavgasına geldi. Güngörmüş bir siyaset adamı olarak ne düşündüğü soruldu. Demirel’in cevabı aynen şöyle oldu: Siyasetçi aslında güçsüz insandır ancak ağzına geleni konuştuğu için güçlü gözükür. Her zaman sesi çok çıkar. Âlim güçlü insandır.”