Hani Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu’nun Karar gazetesini belki anlarız..
“Başbakanlık koltuğuna, ben hakkımla oturdum. Aslında Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtiren de benim. Ben olmasam, Erdoğan nasıl cumhurbaşkanı olabilirdi ki? Ben olmasam, AK Parti nasıl iktidara gelebilirdi ki.. Ben olmasam ...” diye diye en sonunda kafayı yiyen ekibin, ABD’ye yapışmasında anormal bir durum yok..
Erdoğan’a “Ben olmasaydım, sen bir hiç idin” diyebilen bir Davutoğlu’nun Amerika’dan medet ummasında şaşılacak bir durum yok da..
Daha bir hafta önce, Tunç Soyer’in Vahideddin üzerinden oluşturduğu algıda, “İşgalci Yunan kelimesini ağzına almadı ama.. Yunan’ın ağababalarını emperyalistler ifadesi ile dillendirdi ya.. Daha ne istiyorsunuz” diyen solcular..
Özellikle de Cumhuriyet gazetesi..
Hem de, “yakın tarihten yansımalar” sayfalarında, Vahideddin için “hain” suçlamalarını sürdürürken..
Nasıl Amerikancılık yapar?
6. Filo’ya karşı çıkan devrimci Deniz Gezmiş’in doğum yıldönümü..
Emperyalizme savaş açan Deniz Gezmiş’in üniversiteye girişinin yıldönümü..
ABD sömürüsüne başkaldıran Deniz Gezmiş’in ölüm yıldönümü..
Diye diye..
Emperyalizm karşıtlığı üzerinden, ABD karşıtlığı üzerinden yoldaşlarını tabulaştıran solcular..
Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözlerini öyle bir döndürmüş ki..
Amerikanın Sesi radyosu görevini üstlenmişler, solculara emperyalizmin propagandasını yapıyorlar..
İran’a yönelik “nükleer silah üretimi” ekseninde, kendilerine mübah gördükleri bir şeyi, başkalarına yasak ilan edip ardından da yaptırımlar ilan etmesinde ABD’nin çakallığını, Türk halkı tam anlayamadı..
Rıza Sarraf isimli bir hokkabazın soytarılıkları arkasında, esas konu çarpıtıldı.