Milli olalım, yerli olalım” diyen, Atatürkçülük istismarı yapanlar, “Turkovac tüm verileri şeffaf şekilde açıklamalı” deyince.
Sinirlerim tavan yapıyor.
“Siz nasıl oluyor da yerlilikten bahsediyorsunuz? Biontech’in tüm verilerini şeffaf şekilde açıklamasını istediniz mi ki, şimdi Turkovac’tan istiyorsunuz” diyorum..
Sahtekarlıklarını yüzlerine vuruyorum.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı da aynı kafada.
Genel Sekreterleri Vedat Bulut da aynı kafada..
Bir yandan, “AK Parti, aşı üretimi için kurulan Hıfzıssıhha Kurumu’nu kapattı” diyorlar..
Şimdi 81 vilayete yayılan üniversitelerimizde aşı üretimi için birbiri ile yarışan bilim adamlarına hakaret edip, “O Turkovac, aşı değil, solüsyon” deme ahlaksızlığını gösteriyorlar.
Gerçekten de, Turkovac aşı değil, bir solüsyon ise..
Ki teknik anlamda doğrudur, solüsyon da..
Aynı zamanda da aşı..
Ama “Aşı değil, sadece solüsyon” derseniz..
Bilim adamlarını da, sahtekarlıkla suçlamış olursunuz.
Devlet yetkililerini, sahtekarlıkla suçlamış olursunuz.
Bakanlığı sahtekarlıkla suçlamış olursunuz.
Üç kuruşa alınabilecek bir solüsyona, Erciyes Üniversitesi’nde yüzbinlerce liralık masraf yapıldığını iddia etmiş olursunuz.
Yetmez, şimdi üretim sırasında o aşı görünümlü solüsyona, Sağlık Bakanlığı’nın milyonlarca lira ödediğini iddia etmiş olursunuz..
O zaman ben de, bu suçlamayı yapanlara önce çağrıda bulunayım: “Niye savcılığa suç duyurusunda bulunmuyorsunuz?”
Sonra, Turkovac için alın teri döken bilim adamlarına çağrı yapayım.
Sağlık Bakanlığı yetkililerine çağrı yapayım..
“O aşı değil, bir solüsyon” diyen müfterilerden niçin şikayetçi olmuyorsunuz?