Döviz ardı ardına değer kazanırken..
Her gün manşet atıyorlardı..
Hani imkan olsa, yazılı basınları eski yıllarda olduğu gibi, “birinci baskı”, “ikinci baskı” yapacak hale gelmişlerdi..
Ağızları kulaklarına varıncaya kadar yayılmış, “Tencerenin götürmeyeceği iktidar yoktur” mavalı ile..
Yakın tarihlerde nasıl ki, milletin 2 TL’lik patatese inancını, şerefini, vatanını satacağını düşünmüşlerse.
Şimdi de 1 dolara, bu ülkenin inançlı insanlarının, her şeylerini satacaklarını sanıp..
“Son dakika” haberleri ile..
“Yine rekor” manşetlerini atıyorlardı..
Rekorun haklı gerekçelerini de sunuyorlardı:
“Azizim, adamların parası rezerv para.. Değerlenecek tabii ki.. Senin üretimin yok ki.. İhracatın da, ithalatına bağlı.. Adamlar bir tane cep telefonu yollayıp, senden bir kamyon domates alıyor. Hah hah ha..”
Dolar değil, şimdi TL rekor üstüne rekor kırıyor..
Kimse bana, “Dolar 12.5 TL’ye indi diye bayram mı edelim? Zaten bu dolar, üç ay önce 8 TL idi” demesin..
Dolar 18 TL olunca, siz bayram ediyordunuz ya..
“Yok canım, bu kadar da olmaz. Bu işin çivisi çıkmış. ‘İşler kötü’ dedik ama. Bu kadarı da fazla” demeyip, “Oh oh.. Tencere, bu iktidarı da götürmek üzere” veya “Bizim paranın değeri bu. Ülke satıldı.. Onun için de, TL’nin...