Sözün doğrusu, “şecaat arzederken merd-i kıpti, sirkatin söyler”.
Ne yaptığını bilmeyen şaşkın kişi (etnik tartışmaya girmeyelim, her toplulukta böyleleri vardır), aşka gelip de kendisini övme anlamında/ahkam kesme modunda haykırırken, işlediği suçları tek tek itiraf eder..
Meral Akşener de..
28 Şubat sürecinde 32. Gün programının reklam arasında, M. Ali Birand’a “Refahyol’u ben yıktım” dediği iddia edilince..
Şecaat arzedip..
Haykırmaya başlayınca..
Yıllardır kafamı kurcalayan soruya da, cevap vermiş oldu.
Kafamı kurcalayan soru neydi?
28 Şubat sürecinde, darbeci bir generalden, müsteşarına telefon açılarak “Söyle o kadına, gelirsek oraya, yağlı kazığa oturturuz” tehdidini alan bir İçişleri Bakanı olarak, haydi tüm 28 Şubatçılardan şikayetçi olmadı, bari “bu tehdidi yapandan şikayetçi olsaydı” diye düşünüp dururken..
Akşener’in 28 Şubatçı generallerin hiçbirisinden şikayetçi olmaması ilginçti..
Hatta, “28 Şubatçıların eylemleri darbe midir, siz bir baskı, tehdit gördünüz mü” diye mahkeme tarafından sorulduğunda, Akşener acaba niçin “Evet darbedir” demedi, diyemedi?
“Bana yağlı kazığa oturtma tehdidi yapıldı” niçin demedi, diyemedi..
28 Şubatçılardan korkuyor desem..
O tarihte korkup, istifa etmemiş.
Şimdi 28 Şubatçı generallerin hepsi, AK Parti sayesinde, Tayyip Erdoğan sayesinde sanık sandalyesine oturtulmuş.. Şimdi niye o darbeci generallerden korkulsun ki?
Kanal D’nin arşivinde, Susurluk olayı sonrasında İçişleri Bakanı sıfatı ile Meral Akşener ile M. Ali Birand’ın yaptığı röportajın reklam arası kayıtları ortaya çıkınca..