Lafa gelince, medyalarının verdiği gaz ile, uçuyorlar..
“Cumhur İttifakı’nı geçtik. Cumhurbaşkanı seçtirecek çoğunluğa ulaştık” diyorlar..
“Referandumda evet oyu çıkarsa, bir daha anket işi yapmam, şirketi kapatırım” diyen yüzsüzlerin, verdikleri sözleri çiğneyerek açık tuttukları anket şirketlerinin açıkladıkları palavra anket sonuçlarına bakıp, “Geliyor, gelmekte olan” diyorlar..
HDP’nin tam destek verdiği Mersin Mitingi’nde, dolduracaklarını taahhüt ettikleri alanın boşluklarını görmezden gelip, “Erdoğan’ın toplayamadığı kalabalığı biz topladık” diyorlar..
Ama, tavırlarına bakıyorsunuz..
Konuşmalarına bakıyorsunuz..
Sözlerine bakıyorsunuz..
Tam bir panik havasını görüyorsunuz..
Tam bir “Kaybediyoruz, imdaaat” diye bağırışa şahit oluyorsunuz..
Dün TBMM’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma..
Tam bir tükenmişliğin ispatı idi.
İktidara yürüyen bir isim..
En azından kendisi, öyle inanıyorsa..
Bu kadar sinirli, bu kadar gergin olabilir mi?
Hele hele..
TBMM’de kadın milletvekillerinin de bulunduğu bir ortamda..
“İstanbul Sözleşmesi yaşatır” diye sabah akşam söylem
geliştirdikleri bir süreçte..
O “el-kol hareketi”nin anlamı da ne idi, kim izah edebilir?
Kemal Bey kendisini öyle kaptırmış ki..
Sinirlerinin harap olduğu o kadar açık ki..
“Özür dile” çağrılarını bile duymuyor.