Diyeceksiniz ki, “FETÖ hâlâ çözülmedi mi ki?”
Çözüldü mü?
Bakın hâlâ, “15 Temmuz’u biz yapmadık” diyorlar..
17 Aralık’a imza atan polis müdürlerinin, binde birini zaten tanımıyorlardı..
Balyoz ve Ergenekon’un içindeki ciddi iddiaları sulandıranları, zaten hiç kabul etmiyorlar..
Eeee?..
FETÖ’nün tüm bu hainliklerde parmağı olduğu kesin de..
Değişik şahitlerle..
Olayları bire bir yaşayanların beyanları ile..
Herkesin bildiği delillerin..
Kamuoyunun önüne de konulması gerekir..
Bu noktada, FETÖ ile gönül bağı olması mümkün gözükmeyen bazı önemli isimlerin..
Nasıl olup da.. FETÖ ile yakın ilişki kurduklarına dair görgüye dayalı şahitliklere ihtiyaç var..
Kimin mesela?
Son günlerde FETÖ aleyhtarlığı konusunda epeyi hava atan, Aziz Yıldırım’ın mesela..
“Konuşuyor ya.. Anlatıyor ya.. Daha ne bilgisi versin” diyeceksiniz..
Söyleyeyim o zaman..
FETÖ’cü hakim ve savcılarla yaptıkları maçlar da oldukça ilginç ama..
O konu epeyi tartışıldı..
FETÖ’cü savcı ve hakimlerle kurulan ilişkinin ortak ayağı neydi, o konuyu es geçelim..
Soralım Aziz Yıldırım’a..
2013 Kasım’ında, Hidayet Karaca ile Fetullah Gülen’in dünürü, FETÖ’nün yargı ve polisteki önemli ismi Osman Karakuş ile yaptığınız kahvaltının gerçek sebebi, “Türkçe Olimpiyatları” mıydı?
O günkü tabloyu verelim isterseniz..