Fikir namusuna sahip Kemalist yazarlardan Sabahattin Selek, “Anadolu İhtilali” adlı kitabının sonunda, erken dönem cumhuriyet idaresinin bir karnesini çıkarmaya çalışır. “Neler başarıldı, neler başarılamadı” gibi bir tasnife girişir.
Burada, ideolojik cambazlıklara, manipülasyonlara tevessül etmeden bazı değerli tespitlerde bulunur. Bunlardan bazılarını paylaşmak istiyorum.
Selek, “Laiklik, Türk toplumunun İslam uygarlığından batı uygarlığına geçebilme şartı idi” dedikten sonra, cumhuriyet idarecilerinin ‘laik bir devlet kurabildiklerini, ama laik bir toplum yaratamadıklarını’(esefle) tespit eder. Bunun nedenlerinden bazılarını şöyle sıralar:
“Atatürk rejimi, gerçek anlamıyla halkçı olamamış ve halkçılık bir özenti, bir fantezi halinde kalmıştır.”
Selek, “fantezi” diyor ama propaganda demiyor. Oysa doğrusu, halkçılığın bir propaganda aparatı olduğudur. Bu aparatla sadece muhalefet susturulmaz, aynı zamanda Osmanlı tecrübesi de mahkum edilir. Aynı propaganda bugün de kuvvetli bir biçimde devam eder…
Selek halkçılığa sonra geri dönecektir. Ama bu arada devletçilik fikrini ele...