“Kemal’in romanları, hakikatin emrindedirler. Zaten Kemal’i de, siyasi bir doktrine hapsetmek yanlış. Sağ ve sol tasnifi, o büyük ve coşkun yaratıcı için değil, ‘ulema-yı rüsum’umuzun mumyalaşmış kafaları için geçerli.” demişti Cemil Meriç, Kemal Tahir için ‘Bu Ülke’de.
Kemal Tahir, Sanat-Edebiyat Notaları’ında, “sanat da tıpkı sosyalizm gibi, eğer memleketinin tarihsel temelini bulup, bu temele sağlam basmazsa gelişemez.” der. “Bu yüzden sağlam dünya görüşlerine dayanan roman, uzun hazırlıklar ister.”
Tahir’in uzun hazırlıklar sonucu yazdığı ve resmi tarih çarpıtmalarını alaşağı eden o sert romanlarından biri de Yol Ayrımı’dır. Her zamanki gibi “memleketin gerçek tarihsel temellerini” ustalıkla açığa çıkarmaya çalışır yazar bu romanında da. Alternatif bir bakış açısı ile yaklaşır Yunan Savaşı, Kuvayı Milliye ve Osman’lının yıkılması gibi kritik meselelere… İşte o romandan, ilk okuduğum günden beri beni etkileyen bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Doktor Münir ve gazeteci Murat arasındaki bir konuşmada doktor Münir sorar: “Düşündün mü hiç, bir dünya imparatorluğu nasıl tasfiye edilir?
— Nasıl mı?...