Bizleri yeniden ramazana kavuşturan Cenabı Allah’a hamdolsun. Ramazan ayından daha güzel, daha temiz, daha arındırıcı çok az şey vardır herhalde. Ramazan ayının huzurunu bir insana başka ne verebilir ki? Biz Müslümanlar ramazan ayının bu bereketli havasında adeta terapi yapıyoruz. Ruhumuz bu güzel iklimde dinleniyor, canlanıyor büyük işler yapmak için enerji topluyor. Oruç inananlara öyle bir ruh veriyor ki, Müslümanlar dünyanın en büyük iftar sofrasını kuruyorlar. Öyle bir sofra ki bu, bir ucu Afrika’da, bir ucu Balkanlarda, bir ucu Asya’da… Akıl alır gibi değil ama gerçek! Her gerçeği akıl almıyor zaten…
Modern dünyanın elinden ekmeğini, sırtından gömleğini, yüreğinden umudunu aldığı her muhtaç bu sofrada kendine bir yer buluyor. Bu sofra, vermenin, bölüşmenin,kardeşliğin sofrası... Allah’ın ümmet içinde birilerine verdiği rızkın, muhtaç olan diğerlerine taksim edildiği sofra. Sevgili dostlar, asırlardan beri bu sofrayı kurmayı kendine vazife edinmiş bir şuurun temsilcisi olduğumuz için Cenabı Allah’a tazimle şükredelim. Allah bu sofrayı kurmayı, bütün zenginliğine, geniş imkanlarına rağmen “medeni, çağdaş” diye öve öve bitiremedikleri Batı’lı ülkelere nasip etmiyor....