Gün geçmiyor ki içimizi paramparça eden bir haberle karşılaşmayalım. En son oğluna okul pantolonu alamadığı için kendi canına kıyan bir babanın dramını okuduk. Tanıdık bir dram. İçimiz yandı. Bir insanın, bir babanın düştüğü bu durum yutamadığımız bir lokma olup boğazımıza oturdu. O kahrolasıca pantolon hepimizin kabusu oldu.
****
Allah o ailenin geride kalan fertlerine sabırlar versin. Altında yatan o kopkoyu dramı görmeden sadece “intiharı” dillerine dolayarak bunda politik bir yön arayanlar, unutmayın ki insanız… Zaaflarla, hatalarla kaimiz. Ne zaman ne yaşayacağımız, başımıza nelerin geleceği, hayatın acımasız şartlarının bize neler icbar edeceği belli değil! Burun kıvırmak, kulp bulmak yerine, anlamaya çalışın. Bu insanın hakikatine daha yaraşır bir davranış çünkü.
****
Fakat en az bu elim intihar kadar içimizi acıtan başka şeylerde oldu bu arada. Mesela bazı devlet organları daha olay sıcakken baba hakkında “psikolojisi bozuk” dediler. Sanki geçirdiği trafik kazasından dolayı çalışamayan, kredi borcunu ödeyemeyen, oğlunun okul pantolonunu alamayan bir babanın psikolojisinin yerinden olması mümkünmüş gibi…
****