Öncesi ve sonrasıyla çok ilginç bir 8 Mart geçirdik.
Ülke gündemi uzunca bir süredir kadın meselesiyle çalkalanıyordu zaten. Kadına yönelik şiddet, din adamlarının kesilip biçilen videolarıyla yapılan algı operasyonları, linç edilen hocalar...
“Porno haberciliğiyle” ünlü Doğan medyası bu süreçte ciddi bir görev ifa etti. 28 Şubat’ta olduğu gibi itibar suikastı yapmak için bazı din adamlarının videolarından tartışmalı kısımlar ustaca cımbızlanarak medyaya servis edildi. Eşcinselliği, gayri meşru ilişkileri ballandıra ballandıra anlatan köşe yazarları, din adamlarını kadın düşmanı olarak göstermek için yazılar kaleme aldı. Kadınların bu kadar pohpohlandığı, dini hükümlerin dahi güncel politiğe kurban edildiği bir iklimde bu operasyonun ülke gündemine oturmaması düşünülemezdi zaten.
Türkiye’de kadın üzerinden muazzam bir iktidar edinen kadın, iffet ve aile düşmanı lobi açısından bu tür tartışmaların büyük bir önemi var.
Bu lobi 8 Mart’ta iki zafer birden yaşadı.
İlk zafer, “kadına şiddet” meselesini kullanarak oluşturdukları etkinin artık sokaktan siyasete, toplumun bütün kesimlerini etkisi altına almasıydı. Diğeriyse kadınlara dair konularda yaptığı açıklamalardan dolayı Nurettin Yıldız’a “Kadınlar Günü”nde soruşturma açılması ve bu soruşturmanın bir kısım dindar kesimlerce de makul karşılanmasıydı.