Altın Portakal Film Festivali ödül töreni yapıldı birkaç gün önce. Daha çok bir mitingi andırıyordu tören. Sanattan çok siyaset başroldeydi.
Gecenin en çok kullanılan tanımlamalarından biri “zorba zihniyet” idi. Bol bol ülkenin içinde bulunduğunu düşündükleri“karanlıktan” bahsedildi. Devletten, şimdiye kadar almadıkları kadar parasal yardım alan, ödül gecesini siyasi şova dönüştüren, sokak röportajlarından pek de farklı olmayan bir yüzeysellikle iktidara saldıran “sanatçılar”; özgür olamamaktan, “baskıdan”, “sanat düşmanı iktidardan(!)” bahsettiler. Bir de Gezi ayaklanmasından…
Tabii en çok da Atatürk’ten… İlgili ilgisiz, sürekli bir Atatürk vurgusu vardı, onun açtığı yolda ilerliyorlardı falan… Bildiğimiz teraneler.
“Baskıcı” diyerek Erdoğan’a sallayıp, özgürlükçü diyerek Atatürk’ü göklere çıkarmaları bizim sanat çevrelerinin sadece cehaletleriyle ilgili değil statükoculuklarının iflah olmazlığıyla ilgili de bir fikir verebilir.
****
Türk sineması öteden beri Batılılaşmacı Kemalist iktidarın bir aparatıydı. En büyük işlevi iktidarın “ilerlemeci” tezleriyle ilgili misyonerlik yapmak, “cahil halkı” eğitmekti. Bu yüzden özgün ya da...