İmajlar bizi körleştiriyor. Bahçemizdeki ağacın görünümünü bir kez hafızamıza kazıdıktan sonra artık ona ne zaman baksak ağacı değil, onunla ilgili zihnimizde oluşturduğumuz imajı görürüz.
Ağacın gelişip, serpilmesi bir şeyi değiştirmez. Biz onu, bizde bıraktığı ilk izlenim üzerinden değerlendiririz. Ona baksak da, değişime uğramış halini göremeyiz.Dolayısıyla bir kişi, kurum ya da çevre ile ilgili zihnimizde oluşturduğumuz imaj; bizim, o kişi, kurum ve çevreyi anlamamızın önünde en büyük engel haline gelebilir. Hayat her şeyi dönüştürüp yeni şekiller verirken, biz yaşayan ve değişen o şeyi dondurmuş, ilk imaja hapsetmişizdir.
Bir yazıda yönetmen Stanley Kubrick’ten bahsetmiştim. Elektronik posta gönderen, “modern” ve laik olduğu her cümlesinden anlaşılan bir okur, “Allah bilir Kubrick ismine internette rast gelmişsindir.” demişti. Yeni Akitte yazan bir adamın Stanley Kubrick’i bilme ihtimali sıfırdı ona göre. Olsa olsa, adına bir internet forumunda rast gelmiş olabilirdi...
Şimdi bu arkadaşa henüz 19 yaşımda, klasik filmlerin sadece sinemateklerde gösterildiği 90’larda, Kubrick gibi önemli yönetmenlerin filmlerini izleyebilmek için Fatih’ten...