Victor Hugo’nun Sefiller adlı o harika romanında, bana sembolik olarak Filistin ve Müslüman devletlerin karşılıklı konumlarını çağrıştıran bir bölüm var.
On dokuz yıllık mahkumiyetinden ardından hapishaneden yeni çıkmış olan romanın baş karakteri Jean Valjean, kimliğini değiştirmiş, Mösyö Madlen ismiyle bir kasabaya yerleşmiştir. Madlen, bir dizi ticari girişimde bulunur ve ürettiği bir cam çeşidinden dolayı kısa sürede zengin olur. Zenginliğini, hem istihdam oluşturarak, hem de yetim, öksüz, dul ve yaşlıları koruyan hayır işleri yaparak, halkla paylaşır.
Ardından bu ticari başarıyı, şehrin sakinlerinin de teşvikiyle belediye başkanlığıyla taçlandırır. Paris’in ünlü polis şeflerinden ve geçmişte gardiyanlık da yapmış olan Javert adındaki görev aşığı memur ortaya çıkmasa, karanlık geçmişini hatırlatacak hiçbir şey yoktur hayatında.
Belediye başkanının kimliğinde, grilikler, tuhaflıklar olduğunun kokusunu alan Javert onu göz hapsine alır ve her adımını takip etmeye başlar. Gününün birinde Javert, Başkan Jean Valjean’ın makamına girerek, ona şöyle söyler:
“Beni kovmalısınız!”
Başkan, “neden” diye...