Denemeler’in yazarı Montaigne şöyle demişti: “Yemekten önce ve yemekten sonra ben sanki iki ayrı insanım.” Ramazanda ona bir kez daha hak verdim. İki ayrı insanın yaptığı aynı olacak değil ya! İşte bu yüzden oruçluyken yazılan bir yazı istenmediği halde ne kadar gergin oluyorsa, iftarla sahur arasındaki sinirlerin gevşediği zamanda yazılan bir yazı da o kadar rahat olabiliyor. Kanaatlerimizi fikir ve hassasiyetlerimizden daha çok damarlarımızdaki şeker oranı etkileyebiliyor.
****
Bu ramazan, her cuma namazı çıkışında, her iftar masasında siyaset konuşulmasından, propaganda yapılmasından, “benim iftarım daha yoksul” yarışından, propagandaya caminin/sofranın da alet edilmesinden, siyasetin insan saygınlığını hiçe sayabilen dilinin ramazanı bu denli işgal etmesinden hiç hoşlanmadım.
****
Siyasiler, yazarlar, sosyal medya müntesipleri ve troller ramazan da bile yalana, hileye, ithama, iftiraya ara vermiyor ve hatta gitgide dozu yükseltiyorlarsa, orada makul vicdanlardan daha önce ramazanın ruhu incitiliyor demektir ki bu düpedüz ayıptır!
****