Seçimlere az bir zaman kala, dalgalı bir deniz gibi çılgınca köpüren ülke gündemine bakıp: Seçime mi gidiyoruz yoksa savaşa mı? diye kara kara düşünmeden edemiyorum. Eminim sizlerden de böyle düşünenler vardır…
O kadar ki ülkede siyaset, siyaset biliminin değil psikiyatri biliminin konusu olacak olaylara sahne oluyor her gün.
Toplumda kişilik bölünmesini andıran bir yarılma söz konusu.
Ülke tam ortasından ikiye ayrılmış durumda.
Birbirinden nefret eden, birbirini düşmanlaştıran, bastırmaya çalışan iki taraf söz konusu…
Bu iki taraf, insan bünyesinde çatışan “id ve süperego” ya benziyorlar bazı açılardan…