Bayram tatilinde İstanbul’un görüntüleri hayli düşündürücüydü. Şehrin kıyılarında, özellikle sur içinde adım atacak yer yoktu. Otobüs, metrobüs, vapur, metro durakları Hindistan izlenimi verecek kadar kalabalıktı. AVM’ler, kafeteryalar, lokantalar tıklım tıklım doluydu. İnanılmaz bir düzensizlik, karmaşa hatta kaos hakimdi şehre.
İnsan trafiğinden çok araç trafiği vardı. Bayramın ilk günü gece yarısı Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçmem iki saati buldu.
Bu yoğunlukta, tatil masraflarının korkunç boyutlara ulaşmasının da payı olabilir. Çünkü İstanbul aynı zamanda Türkiye’nin en büyük dar gelirli nüfusunu barındırıyor. Bu nüfus içinde İstanbul doğumlu olup Sarayburnu’nu, Emirgan’ı, Çamlıca’yı görmemiş sayısız insan var. Bu insanlar için bayramlardaki ücretsiz ulaşım, bütün hengamesine rağmen, ailece bir yerleri görmek için bir fırsat…
****
Üzülerek şunu ifade etmek gerekir ki, İstanbul yaşanabilme vasfını tamamen kaybetti artık. İstanbul bir şehirden çok, bir toplama kampına dönüştü. İçinde sadece çalışma cezasına çarptırılmış işçileri barındıran devasa bir kamp!
İstanbul’un ajanslara yansıyan “mahşeri” görüntülerine bakarken, beklenen...