CHP İstanbul seçimleri ile ilgili çok sinsi ve siyasi ahlak açısından sorunlu bir politika izliyor.
Bu politika, İstanbul seçimlerini bir CHP - Ak Parti seçimi haline getirmeme temeline dayanıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve partinin ağır toplarının İstanbul’da hiç görünmemeleri, İstanbul’da hiçbir CHP yöneticisinin miting yapmaması, adeta bütün sahanın İmamoğlu’na terkedilmesi bununla da ilişkili. Seçim İstanbul’da yapıldığı halde partinin marjinal il başkanı Canan Kaftancıoğlu bile mümkün mertebe sahnede görünmemeyi tercih ediyor.
CHP’li siyasilerin tam da seçim sürecinde tam tekmil casper gibi hayalete dönüşmesiyle sınırlı değil söz konusu strateji...
CHP’nin o köklü siyasi terminolojisi, meşhur altı oku, dillere destan Kemalist dogmaları da sümen altı edildi bu süreçte. Zorunlu hallerde dahi bu tür meseleler dillendirilmiyor. CHP yerel seçim yarışını, kendisi, yani CHP olarak değil, ancak “AK Partileşerek”, söylem ve tutumda ancak onu modelleyerek kazanabileceğini anladı.
Zaten İstanbul ve Ankara için CHP çizgisiyle ilgisi olmayan klasik muhafazakar tipolojiye yakın adaylar göstermesi bu modellemenin göstergesiydi.