Daha önce, 10 Ekim 2017’deki Ankara’daki korkunç katliamla ilgili Cumhurbaşkanını suçlayacak kadar kontrolünü kaybeden, CHP’nin İzmir Milletvekili, eski DİSK Başkanı Kani Beko, beklendiği üzere Diyanet’e de nefret kusmuş!
Demiş ki, “Milli Eğitimi bir kenara atarak eğitime dahil edilen Diyanet'in, okul öncesi 4-6 yaşlarındaki kreş çocuklarına nasıl tebelleş olmaya çalıştığını görüyoruz.”
Tebelleş olmak, yani, “musallat olmak, istenmediği halde birinin peşini bırakmayıp rahatsız etmek” demek sözlüğe göre.
Şayet Diyanet’in eğitimi zorunlu olsaydı “tebelleş” kelimesinin kullanılmasına “doğru” diyebilirdik. Ama değil. İsteyenler bu kreşlere çocuklarını gönderiyor, istemeyen göndermiyor. Hiçbir dayatma yok. Baskı yok. Aksine, şimdiye dek hiç olmadığı kadar özgürlük var. İsteyenler MEB’in ya da özel kurumların kreşlerine de çocuklarını gönderebiliyorlar. Kimseye “Hayır özel kreşe gönderemezsin, Diyanet’e göndereceksin” denmiyor. Dolayısıyla asıl “tebelleş” olanlar bu kurumlarla ilgili ileri geri konuşan Beko gibi dini eğitimden rahatsız olanlar. Beko’nun partisinin devri iktidarındaki gibi olsaydı, “Halkçı” iktidar halka söz hakkı tanımaz ve tek tip pozitivist...