Dünya toplumları adım adım sosyal bir felakete doğru gidiyor.
Aileler çatırdıyor, toplumlar tefessüh ediyor…
Popüler kültür dünyanın her yerinde benzer enstrümanlarla aynı melodiyi çalarak kitleleri kapitalizm adına ve onun amaçları doğrultusunda güdüyor.
Oysa yüzyılın başlarında, hemen hemen bütün dünya toplumları popüler kültürden uzak, katı bir muhafazakarlık içinde yaşıyordu.
Sanayi toplumu şehirlerin dışında henüz egemenlik kurmamıştı. Aile hala büyük ve güçlüydü ve elbette herkes tarafından mukaddes kabul ediliyordu. Erkek maişet temin ediyor, kadın evini çekip çeviriyordu. Bu rol dağılımı şaşmaz bir şekilde dünyanın her yerinde, bütün toplumlarda işliyordu.
Robert Menzies 1942 yılında orta sınıfı tasvir ettiği makalesinde şu ifadeleri kullanıyordu: