Kültür Bakanlığı’nı, harika bir işe imza attıkları için tebrik ediyorum. Bakanlık, 1932 yılında yürürlüğe giren “Sinema Filmlerinin Kontrolüne Ait Talimatname” ile kurumsallaşan sansürün tarihini kitaplaştırmış… Projeyi iki akademisyen, Ali Karadoğan ve Semire Ruken Öztürk iki yıllık bir çalışma sonunda gerçekleştirmişler. Onbinlerce film hakkında hazırlanmış tam beş yüz bin sayfa evrakı incelemişler.
Yakın tarihimizi anlamak için kitap önemli bir düşünce zemini oluşturuyor. Kitap üzerinden tek bir yargıya varmak çok zor. Çünkü eldeki veri çok karmaşık. Tutarlılık yok. Evet filmler ciddi bir sansüre tabii tutulmuş. Fakat sansürün dozuve biçimi zaman içinde değişikliklere uğramış fakat Kemalist mühendisliğe dayanan özü sabit kalmış. Bu açıdan filmler hakkında alınan kararlar Türkiye’nin nasıl bir torna tezgahından geçirildiğini göstermek açısından çok önemli.
Kitapta, sansür kurulunu, din adına olumlu, güzel bütün toplumsal görünümleri en küçük detayına kadar sansürlerken görüyoruz. Fakat aynı kurulun, din adamının olumsuz, hatta karalamaya varan temsiliyle ilgili sansür uyguladığına yönelik bir örnek görmüyoruz. Sansür kurulu dinin olumsuz temsilinin, milyonlarca...