Depremzedeleri kalıcı konutlara yerleştirmek için yoğun bir inşai faaliyet başladı. Öte yandan klasik betonarme konut sisteminin değişmesi gerektiği ile ilgili de çeşitli görüşler öne sürülüyor.
Mesela, “Mutlu Ev” kitabının yazarı Mimar Semih Akşeker,
betonarme binaların en sağlamının bile servis ömrü 60 yılla sınırlı
olduğundan, “Her 60 yılda bir koca ülke yıkılıp, yeniden yapılır
mı?” diye soruyor.
Bence bu soru çok çarpıcı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir soru.
Cevabı net aslında. Hayır, 60 yılda bir koca ülkeyi yıkıp yeniden
yapamayız. Buna ne paramız ne de enerjimiz yeter. Daha doğrusu boşa
harcayacak ne paramız ne de enerjimiz var!
Para sorununu çözsek bile beton gibi atıklar çevre açısından
büyük riskler barındırıyor. Beton atıkları yeraltı sularını
zehirliyor mesela. Sadece bu bile gelecek kuşaklara büyük, çevresel
bir felaket miras bırakmak anlamına geliyor.
O halde ne yapacağız? Beton dışındaki seçeneklere yöneleceğiz! Buna
mecburuz. Çözüm daha fazla betonda değil.
Son on yıldır toprak mimari üzerine çalışan Y. Mim. Serkan DUMAN yürütücülüğünde bir grup mimar AFAD’a “Afetzedeler için alternatif bir mesken modeli” adında bir rapor...