Beşiktaş’ın sahaya yayılışı, Porto zaferinin getirdiği özgüvenle; “Sahada ben varsam, gerisi teferruattır” havasını taşıyordu. Evet, belki çok yüksek tempolu, hatta aşırı baskılı da değildi ama; oyunun mutlak patronu olduğunu gösteren bir olgunluğu, sakinliği, kendinden emin tavrı vardı.
Babel bildiğimiz oyun tarzının daha dışında; istekli, coşkulu, bir şeyler yapma arzusu içindeydi. Eskiden top ayağına geçtiğinde harekete geçerdi, dün topsuz oyunda da vardı. İleri savunma örgüsü içinde bile, iştahlıydı.
Quaresma da, bıçkın seri dalışların gözde adamı olarak; rakip savunmanın keyfini kaçıran, düzenini bozan adamdı. Yakın ve hatta yapışkan markajda bile, etkin ortalar yaptı. Golünü de attı. Beşiktaş’ın savunmasında, Medel alkışlanıyordu... Adriano’nun sakatlanıp erken çıkışı bile hissedilmedi.
İşler/siste