Oyunun başına baktığınızda; ilk 8 dakika içinde, Beşiktaş önce direkten döndü, sonra da Rebocho’nun pozisyonu geldi. İlk görünüş, etkili oynadığımızdı... Ama gerçekler öyle söylemiyor. Çünkü Braga’nın sahaya yayılışı daha göz doyurucuydu. Ne istediğini bilen, sakin, “Takım oyunu” konseptine tamamen uyumlu bir ekipti...
Bizim Beşiktaş ise; klasik özelliğimiz haline gelen, vahim bir temposuzluk içindeydi. Hızlı işlere dargınız... Kimyamız uyuşmuyor. Set oyunuyla da, ne uzar ne kısalırsınız. Yaratıcı olacaksınız yaratıcı... O da bize ters geliyor.
Al gülüm-ver gülümle maçı oluruna bırakmak, en büyük hastalığımız... İkinci yarıdaki gibi; paçamız tutuşunca doğruya, baskıya ve tempoya yöneliyoruz ama, o zaman da iş işten geçmiş oluyor. Dizimizi dövmekle kalıyoruz.