Sabır, en nefret ettiğim kelime ama, ne yazık ki aynı zamanda en gerekli kelime... Milli takıma her gelen sabır istedi, milletin sabır taşını çatlatarak gitti. Yeter artık!
Lucescu da, (Yine, yeni, yeniden) sabır isteyen bir işe koyulmuş... Ordan/burdan/her yerden topladığı adamlarla; yine deneme-yanılma-yamulma metoduna daldı. Gene yenildik.
Boşa koysan dolmuyor, doluya koysan taşıyor. Bu nasıl iş?
Ben de sabır, tahammül, anlayış, hoşgörü, dayanma gücü kalmadı. Kimseye tanıyacak zamanım yok.
Nedir bu ya!
***