Ne zaman kendi sahamızda bir maç oynayacaksak, misafir takım hocasının “Türkiye çok güçlü bir ekip, karşılaşmanın favorisi” demesinden nem kaparım. İsveç teknik direktörü de, bir gün öncesinden buna benzer cümleler kurunca; “Eyvah”dedim.
Maçı endişeyle izlemeye başladım. Zaman geçince, üzerimdeki evham kayboldu. Ama bu takımımızın iyi olduğuna işaret değildi. Evet rahattık, kriz ya da dağılma sürecine girmedik ama; söylendiği gibi “İyi ya da güçlü takım” olmanın belirgin bir izdüşümü yoktu. İlk yarıda 6 pozisyonumuz olmasına ve hatta devrenin bitiş saniyeleri içinde Cengiz Ünder’in müthiş bir fırsatı kaçırmasına rağmen; “Tamam, oldu bu iş” kanısını uyandıracak kıvamda değildik. Maçı istemekte coşkulu, oyunu kotarmakta tempolu, rakibi telaşa dü