Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği’nin “Türkiye’de
Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması” anketini önce pazartesi gecesi
TV’de Ahmet Hakan’ın programında izledim, ertesi gün de
Cumhuriyet’in 4. sayfasında...
Sonuçlara şaşırmamama rağmen yine de kanım dondu.
Parçalanmanın, bölünmenin, birbirine karşıtlığın, birbirinden
nefretin boyutlarının nerelere kadar vardığını görünce tüyleriniz
diken diken oluyor. Ankete katılanların çoğunluğu bütün konuları
sadece parti aidiyetleri açısından değerlendiriyorlar.
Katılımcılar “vatansever” , “onurlu”, “cömert” gibi olumlu
sıfatları kendilerine yakın hissettikleri partinin tabanına,
“kibirli”, “ikiyüzlü”, “bağnaz”, “zalim” gibi olumsuz sıfatları da
en uzak hissettikleri partinin tabanına uygun görüyorlar.
Kendilerini en uzak hissettikleri parti taraftarıyla kızının
evlenmesini istemeyenlerin oranı yüzde 83, iş yapmak istemeyenlerin
oranı yüzde 78, komşu olarak istemeyenlerin oranı yüzde 76 ve
çocuklarının arkadaş olmasını istemeyenlerin oranı da yüzde 74.
Araştırma gösteriyor ki, ülkemizde insanlar, birbirlerine
güvenmeyerek, birbirlerini hor görerek, partilere göre bölünmüş
olarak yaşıyorlar.
Ülkede egemen olan toplumsal barış değil, “toplumsal savaşmama
hali”dir.
***
Fransız toplum bilimci Ernest Renan, 11 Mart 1882’de Sorbonne’da
verdiği “Bir ulus nedir” konulu konferansta, ülkeleri ikiye ayırır
ve bu ayrımın ölçütü olarak da toplumların birbirleriyle
kaynaşmalarını gösterir. Ulusal birliğini yeni sağlamış olan İtalya
ile sağlayamamış olan Türkiye’yi örnek alarak, şu gözlemi yapar:
İtalya zaferlerinden olduğu kadar bozgunlarından da her defasında
daha birleşmiş olarak çıkmakta, Türkiye’de ise ister zafer
kazansın, ister bozguna uğrasın, toplum her zaman ilk günkü kadar
ayrı olmakta, Türk, Slav, Rum, Ermeni, Arap, Suriyeli ve Kürt ilk
günkü kadar birbirine uzak kalmaktadır. Bu durumda bozgunları bile
İtalya’yı ilerletirken zaferleri bile Türkiye’nin kaybı olmaktadır.
Çünkü İtalya bir ulustur, Küçük Asya (Anadolu) dışındaki Türkiye
ise değildir.
Bozgunlarıyla bile zafere yönelen toplumların sırrı birlik
olmalarıdır.
Renan’ın doğru gözleminden bu yana 134 yıl geçti.
134 yıl önce toplumsal kaynaşmayı beceremediğimizden başımıza
gelmedik kalmadı.