Geçen hafta gerçekleşen üst düzey görüşmeler Türk- Amerikan
ilişkilerinin tehlikeli noktalara doğru sürüklendiği sırada, durumu
normalleştirmeye doğru bir adım oldu. Deneyimli gözlemciler,
görüşmelerden doğan sonucu ihtiyatlı iyimserlikle karşıladılar.
Gerçekten de, görüşmelerden çıkan tek kesin sonuç, iki tarafta da
ilişkileri düzeltme isteğinin güçlülüğünün kanıtlanması oldu.
Şimdilik hepsi bu.
Türkiye’nin PYD’nin Fırat’ın doğusuna yollanması ve Menbiç’in
güvenliğinin Ankara ile Washington tarafından ortaklaşa sağlanması
önerisinin yaşama geçirilmesi, ilişkilerin normalleştirilmesi
konusunda iyi bir başlangıç olabilir.
Ama Washington’un bu öneriye ne yanıt vereceği henüz kesinlikle
belli olup olmamasının yanı sıra, oradaki çeşitli güç odaklarının
Türkiye’ye karşı uygulanacak bir politika konusunda bir görüş
birliğine varıp varmadıkları da henüz kesinleşmemiştir.
Buna karşılık ABD dış politikasında, yüzyılın imbiğinden damıtılıp
süzülerek gelen bir ortak görüş vardır ki, o da bölgede sınırları
değiştirme konusunda azimli olduğunu birçok kez açıklamış bulunan
Sam Amca için Ortadoğu’da en akılcı yatırımın Kürtler
olduğudur.
ABD’nin bölgedeki haritaları değiştirmek istediği uzun süredir
herkesin malumu olduğundan, çok kişi bir zamanlar Ankara’nın BOP’un
eşbaşkanlığına gönüllü adaylığının çok büyük şaşkınlıkla
karşılamış, intiharla eşanlamlı bir girişim olarak
yorumlamışlardı.
*** Bu durumda, şu anda Türkiye için
en büyük tehdit, bölgeyi parçalamayı hedefleyen ABD’nin bizzat
kendisidir.
Sam Amca elinde büyük koz olarak tuttuğu Kürt kartını oynadığında,
kendi açısından hem İran, hem Irak, hem Suriye hem de Türkiye’yi
dolayısıyla da tüm Ort...