ABD başkanlık seçimlerinin esas oylaması bugün yapılıyor.
Başkanlık seçimlerinin iki adayı Demokrat Hillary
Clinton ile Cumhuriyetçi Donald
Trump. Kimileri, ABD’de, sonunda halkın tercihine bu iki
adayın sunulmasını üzücü, hatta ayıp bulduklarını
söylüyorlar.
Onlara göre Amerikan halkı, bir seçim değil, bir açmaz
karşısındadır ve ona sorulan soru, aslında bizim masallarımızın
sonunda kaçınılmaz akıbetlerine duçar olan kötülere sunulanın
aynısıdır:
-Kırk katır mı, kırk satır mı?
Gariptir, kimilerinin tam bir seçeneksizlik olarak tanımladıkları
2016 başkanlık seçimlerinin başlangıcında, son yılların en değişik
sesi, Demokrat Bernie Sandersbaşarılı
performansı ile herkesi şaşırtmıştı.
Kendisini sosyalist olarak tanımlayan, İsveç modeli benzeri bir
uygulamayı savunan Sanders’in, ABD gibi kapitalizmin kalesinde
gördüğü ilgi gerçekten de şaşırtıcıydı. Ama kimi bölgelerde Hillary
Clinton’ı sıkıştıran Sanders parlak çıkışlarına karşın, Demokrat
Parti’nin başkan adaylığını kaybetti.
Sanders’in, sonuçtaki başarısızlığına karşın gördüğü ilgi ise,
ABD’nin kimi çevrelerinde gittikçe yükselmekte olan sistemin
sorgulanmasının dikkate değer boyutlarda olduğu şeklinde
yorumlanmış ve bu olgunun gelip geçici bir olay olmadığı da
vurgulanmıştı.
***
2016 başkanlık seçimlerinin yıldızı ise, son anda bile Hillary
Clinton ile şansları eşit görülen Donald Trump oldu
kuşkusuz.
Ağzına geleni söyleyen veya öyle olduğu izlenimini yaratan,
Amerikan halkına ters gelen veya öyle olduğu sanılan davranışlardan
ve çıkışlardan kaçınmayan, Müslüman karşıtlığını haykırarak ilan
eden, ırkçı, sertlik yanlısı, yabancı düşmanı, seksist, kendine
güveni küstahlığın sınırlarını aşan Donald Trump doğrusu ya başta
pek ciddiye alınmıyordu.