Nâzım
Hikmet, Abidin Dino’ya
sorar bir şiirinde:
- Mutluluğun resmini yapabilir misin
Abidin?
Mutluluk bir soyut kavram, resmi nasıl
yapılsın? Nesneler ve renkler resmedilebilir, kavramlar
resmedilebilir mi?
Bir fotoğrafçıdan onurun, namusun fotoğrafını
çekmesini isteyebilir misiniz?
Ya da mutsuzluğun, onursuzluğun, namussuzluğun,
boyun eğmenin, teslim olmanın ya da direnenin, kahramanlığın veya
korkaklığın fotoğraflanması mümkün
müdür?
Soyut kavramlar fotoğraflanmazlar, ancak
olaylar ve kişiler fotoğraflanabilir.
Satılmışlığın fotoğrafı olmaz, ancak satılmış
fotoğraflanabilir.
Objektif soyutu yakalamaz, karşısındaki somutu
kapabilir.
Yukarıda iki kişiyi yansıtan bir fotoğraf var.
Resimdeki kişiler, yasal olarak yürütmenin başı, fiilen tüm
erklerin egemeni, Türkiye’nin hâkimi
mutlakı TayyipErdoğan ile
karşısında, hani neredeyse secdeye varırcasına, yarı beline kadar
eğilmiş Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü
Arslan.
Resme iyi bakın! Ve söyleyin bu neyin
fotoğrafı!
***
Onur, onursuzluk, teslim olmuşluk, esaret,
özgürlük, cesaret gibi soyut kavramlar aramayın, dedik ya, objektif
soyut kavramı algılamaz.
Objektif bize yakaladığı bir olayı
yansıtıyor.
Egemenin karşısında yarı beline kadar eğilmiş
yüksek yargı başkanı somut bir olay.
Bu somut olaydan yola çıkarak kavramlara varmak
ve fotoğraf adaletin yokluğunun gözle görünür kanıtıdır sonucuna
varmak yine de mümkündür.
Egemen gücün önünde bu kadar eğilmiş bir yüksek
yargının yarattığı durumda artık objektif de soyutu yakalar ve
yansıtır hale geliverir.
Fotoğraf adaletsizliği
yansıtıyor.
Çünkü yargı bağımsız değilse eğer, adalet de
yoktur.
Yargının bağımsızlığı, adaletin
önkoşuludur.
Yargının bağımsız olduğu yerde yüksek yargı
egemenin önünde eğilmez, başı dik durur. Yargının bağımsız olduğu
yerde, yüksek yargı, saygı skalasında kendi üstünde bir makam
tanımaz, hele hele yürütmenin karşısında hiç istifini
bozmaz.
Ama yukarıdaki fotoğrafta yüksek yargı adeta
haykırıyor:
- Bağımsız değilim, egemen güç karşısında
eğiliyorum!
Bu fotoğrafın gazetelerde yayımlanmasından bir
gün sonra Danıştay Başkanı Zerrin
Güngör’ün, yargıdan rahatsız olan CHP’ye cevabı sayfalara
düştü.
Cevap okununca görülüyor ki Zerrin Hanım
CHP’nin rahatsızlığının, yakınmalarının nedenini hiç
anlamamış.
Sayın Güngör, Sayın Zühtü Arslan’ın Sayın
Tayyip Erdoğan karşısındaki eğilmiş resmine bakarsa CHP’nin neden
yakındığını çok açık biçimde
anlayacaktır.
Çünkü o sahne adaletsizliği öylesine açık
biçimde ortaya seriyor ki ilk kez objektif bile elle tutulur hale
gelen soyutu yansıtabiliyor.
Bilmem Abidin mutluluğun resmini yapabildi
mi?
Ama 2017 Türkiye’sinde genç bir fotoğrafcı,
objektifiyle adaletsizliğin fotoğrafını
yakalamış.
Her şey o kadar aşikâr ki!..