Öğretmen çocuğuyum. Öğretmen annemin eve getirdiği ekmekle
büyüdüm. Beş yıl öncesine kadar 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde
anneme giderdim. Beş yıldır annem yok artık.
24 Kasım’da, Başbakan Binali
Yıldırım’ın Öğretmenler Günü davetini yüreğim
burkularak izledim. Aynı gün yaptığı konuşmada, ana muhalefet
lideri, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, 1. derece 4. kademeye gelmiş bir
öğretmenin 3040 lira aylık aldığını, bunun da 7056 lira olan
yoksulluk sınırının hayli altında olduğunu söylüyor, özel bir yasa
ile bunun düzeltilmesini, bu gerçekleşene kadar da Öğretmenler
Günü’nde bir maaş ikramiye verilmesini öneriyordu. Önerinin
iktidarca dikkate bile alınmayacağından kuşkunuz olmasın.
Eğitim İş’in cuma günkü Cumhuriyet’in 6. sayfasında yayımlanan
araştırmasının ortaya koyduğu gibi, yüzde 75’i görevden alınma
korkusuyla yaşayan öğretmenlerimizin yüzde 36’sı yakınlarından veya
arkadaşlarından yardım almak durumunda, yüzde 80’i gazete alamıyor,
her ay bir kitap alabilen öğretmen oranı yüzde 45. (ki bu gelirle o
da mucize A.S.)
Öğretmenlerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırını aşabilmesi için
iki kattan fazla artması gerçeği ortadayken bu konuda örnekleri
çoğaltmak gereksiz.
*** Bugün Milli Eğitim Bakanı
İsmet Yılmaz’a göre 80 bin olan öğretmen açığı
sendikalara göre 100 bin. Bu kadar açık varken 438 bin 183 öğretmen
atama bekliyor. Şu anda öğretmen olmak için üniversitelerde
okuyanların sayısı ise 654 bin. Onlar da mezun olduklarında atama
bekleyen işsiz öğretmenler ordusunun saflarına katılacaklar.
Yüzde 75’inin görevden alınma korkusuyla yaşadığını daha önce
belirttiğim öğretmenler büyük bir baskı altındalar. Anti laik baskı
güçlerine...