Eski bir dost ile telefonda konuşuyorduk. Çoğumuz gibi iyimser değildi, yakınmalarına hak vermemezlik de edemiyordum.
- İç açacak iyi, hoş, tatlı bir şey söyle bari dedim.
Gülerek tek sözcükle yanıtladı:
-Baklava!
Ses etmedim. O sürdürdü:
“Bütün bir ömrü ‘ah şundan bir kurtulsak!’ ile geçirdik. Aslında sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyorduk. Kurtulma isteği değişmiyordu, yalnızca kurtulunmak istenen ‘şu’nun adı değişiyordu. O da ondan başka bir şeyin değişmesini sağlayamıyordu.”