Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fırat’ın
doğusunda, Türkiye - Suriye sınırında yerleşmiş, Amerikan gözetleme
kuleleriyle herhangi bir dış müdahaleden korunmuş konumdaki PYD -
YPG’yi hedef alıp, “Bir gece ansızın gelebilirim” diyerek, sınır
boyunca gözünü kendisine dikmiş olan PKK uzantısı bir güce izin
vermeyeceğini söylüyor.
Buna karşılık, PYD - YPG’yi Suriye’deki varlığının dayanağı, askeri
gücünün temeli haline getirmeye karar vermiş ve bunları Amerikan
bayrağının koruması altına almış olan ABD ise sert yanıt
veriyor:
- Gelme! Gelirsen vururum!
Taraflardan biri geri adım atmaz ise vaziyet kötü, iki NATO ülkesi,
ABD ve Türkiye arasında sıcak bir çatışma olasılığı belirmiş
durumda.
Türkiye gibi ABD de bunu istemiyor. Ankara’nın güvenlik kaygılarını
anladığını söyleyip, kimi PKK önde gelenlerinin başına ödül
koyarak, güya PKK ile arasına mesafe koyduğu izlenimini yaratmaya
çalışıyor. Bu arada PYD’lilerin bulunduğu bölgeye Kuzey Irak’tan
Barzani’ye bağlı güçler getirerek, Suriye’deki
Kürt oluşumunu Ankara’nın tahammül edeceği bir niteliğe büründürmek
istiyor, ama Barzani’nin yatkın olduğu bu çözüme de PYD - YPG karşı
çıkıyor.
*** NATO içi bir savaşı iki taraf da
istemediğinden, çözüm için Trump ile
Erdoğan telefonla görüşüyorlar. Amaç ne şiş yansın
ne kebap kabilinden iki tarafın da geri adım atmamış görüneceği bir
çözüm bulmak. Bunun için, iki tarafın da asıl amacının ne olduğunu
saptamak gerek: ABD’nin amacı, Suriye’nin kuzeyinde devletleşen bir
Kürt oluşumu yaratmak, AKP’nin amacı ise bunca yüksek tonlu
çıkıştan sonra, buna engel olamasa bile, boyun eğmemiş, izin
vermemiş görünmek.
Bu durumda da çözüm hem ABD’nin istediği Kü...