Bizdeki 16 Nisan anayasa referandumunun ardından, 23
Nisan’da
Fransa’da da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu
yapılacak.
Her ikisini de başta Avrupa olmak üzere bütün dünya ilgiyle
izleyecek. Çünkü bu oylamalar iki ülkede de rejimin kaderini
belirleyecek.
Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu, ikinci tura
kalacak ikinci adayın kim olacağını belli etmesi açısından
önemli.
Finalistlerden birinin, Ulusal Cephe’nin kurucusu olan
babası Jean Marie Le Pen’i 2011’de partiden
ihraç ettirerek, partiye egemen olan Marine Le
Pen olacağı kesin.
Herkesin merak ettiği ikinci finalist.
Bundan bir süre önce, onun da ırkçı olmayan sağın
adayı François Fillon olacağı belli
gibiydi. Ama kampanyasını temizliği üzerine bina etmiş olan Fillon,
büyük yolsuzluğu ifşa olunca bütün şansını kaybetti.
Şimdi tahminler ikinci finalistin bağımsız
aday Emanuel Macron olacağı yönünde.
Sosyalistlerin eski Başbakanı Manuel Valls’in
de Sosyalist Parti’nin adayı Benoit
Hammon yerine destekleyeceğini açıkladığı Macron
için, eğer finale kalabilirse, ikinci tur birinciden çok daha kolay
geçecek gibi görünüyor.
Çünkü bütün düzen partileri ırkçı Le Pen’in karşısındaki adayda
birleşecekler.
***
Fransa’da düzenin partileri yıllardır birleşerek demokrasi
karşıtı olarak kabul ettikleri adaylara karşı çıkıyorlar. Düzen
partileri bir zamanlar Fransız Komünist Partisi’ne karşı
uyguladıkları bu yöntemi artık ırkçı sağcı Ulusal Cephe’ye karşı
kullanıyorlar.
Bunun en çarpıcı örneği de, 2002 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde baba
Le Pen ile birlikte finale kalan Jacques
Chirac’ın ikinci turda, Fransız tarihinde görülmemiş bir
oran olan yüzde 82 ile cumhurbaşkanı seçilmesi olmuştu.
Şimdi de, babanın başına gelenin aynısının kızı Marine’e olması
bekleniyor. Fransa siyaset sahnesine egemen olanlar, Le Pen’in
kişiliğinde somutlaşmış ırkçı sağdan dehşete düştüğü için onu her
şekilde yalnızlaştırmaya kararlıdır.
Irkçı sağın tehdidi de, ona karşı öbür partilerin gösterdiği tepki
de salt Fransa’ya özgü değil. Hollanda’da da son olaylar üzerine
artık Türk kamuoyunun da yakından tanıdığı ırkçı Geert
Wilders’in, en son seçimde Başbakan Mark
Rutte karşısında, umduğunu bulamayan Özgürlük Partisi
PVV ile hiçbir şekilde koalisyon yapmayacaklarını bütün partiler
açıklamışlardı.
Irkçı sağın yükselişi yalnız Fransa ve Hollanda ile sınırlı
değil, bütün Avrupa, hatta Trump’ın Beyaz
Saray yarışını kazanmasından sonra ABD’de aynı tehdit ile karşı
karşıya.
***
Irkçı sağın dünyadaki yükselişi iç ve dış kamuoyunun en önemli siyasi tartışma konularından biri haline geldiği sırada, sınıf arkadaşım emekli büyükelçi ve 22- 23. dönem milletvekili Onur Öymen’in “Ulusal Çıkarlar” (Remzi Kitabevi) başlıklı kitabı geçti elime. Şu sırada 6. baskısı da gerçekleşen bu son