Demokrasi halkın kendisi için en doğru, en iyi olanı, kendi
çıkarına en fazla yanıt vereni seçme yetisine sahip olduğu
varsayımına dayanır.
Bu varsayımın gerçekleşmesinin aracı, özgür seçimlerdir.
Seçimlerin özgür olabilmesi, insanların özgür iradeleriyle neyin
daha doğru olduğuna karar verebilmesi, ancak neyin olup bittiğinden
haberdar olmasına bağlıdır.
Bu unsur gerçekleşmezse, demokrasinin onsuz olmazı seçim de
anlamsızlaşır.
Halkın ne olup bittiğini öğrenmesinin yolu ise basın özgürlüğünden
geçer.
Basın özgürlüğü, demokrasinin ana öğesinin, seçimin
temelidir.
Basın özgürlüğü basın mensubunun değil, halkın bizzat kendisinin
özgürlüğüdür.
Basın mensubu gazeteci, onu halk adına vekâleten
kullanır.
Basın mensubuna verilen vekâlet bir yükümlülüğü içerir: Ne olup
bittiğini öğrenmek ve olan biteni açıkça özgürlüğün asıl sahibine
bildirmek.
Yolsuzluk, usulsüzlük yapan siyasetçi, bu eylemlerini açığa çıkaran
gazeteciyi ihanetle suçlar.
Haksızdır.
***
Asıl ihanet gazetecinin haber verme yükümlülüğünü savsaklaması,
kimi haberleri vermekten imtina etmesidir.
Bir gazeteci, devlet görevlilerinin, gıda malzemesi adı altında,
yabancı bir terör örgütüne, silah ve cephane yardımı yaptığını
haber alırsa, bunu haber yapması değil, asıl yapmaması halinde
ihanet suçunu işlemiş demektir.
Gazeteci, yurtseverlik görevini ancak ve ancak öğrendiği gerçeği,
gözü kulağı konumunda olduğu halkına en iyi şekilde bildirmesi
halinde yerine getirmiş olmaktadır.