- Baktım garip garip konuşuyor, frekansı yükselttim.
Tayyip Bey bu sözleri Fransa Cumhurbaşkanı
Macron ile Paris’in Afrin konusunda arabuluculuk
önerdiği konuşmasıyla ilgili olarak söylüyordu.
Aradan geçen zamanda o da geride kaldı.
Gün geçmiyor ki, Tayyip Bey gerektiğinde “Ey .. ” diye başlayıp
frekans yükselterek, gerekli gördüğünde “haddini aşma!” diyerek,
cümle âlemi hizaya sokmasın. Bu “had bildirme”den nasibini alanlar
arasında Angela Merkel de, sağı solu belli olmayan
delifişek Trump gibi dünya liderleri de var.
Biz Macron ile konuşulanlara bakarken aradan geçen sürede İsrail
Başbakanı Netanyahu da ağzının payını aldı
bile.
Tayyip Bey, siyasi yapısının belirleyici özelliklerinin başında
gelen üslubunun kendisine yarar sağladığına inanıyor.
Demokrasi pratiği aksak ya da tümden yok olmuş tüm liderler gibi o
da, halk ile doğrudan diyalog kurduğuna ve bunun kendi asıl gücünü
oluşturduğuna inanıyor.
Bugüne dek yaşadıklarımızın da onun bu tanısında haksız olduğunu
söylemeyi doğrusu ya kolaylaştırmadığını kabul etmek
zorundayız.
Tayyip Bey bu üslubun kendisine kitleler ile doğrudan ilişki kurmak
ve “kodu mu oturtur!” kahraman lider algısı oluşturmakta yararlı
olduğunu düşünmenin yanı sıra, ayrıca fırçalama eylemini seviyor
da, fırçalama onu şevke getiriyor, öz enerjisini artırıyor.
*** Ama bu arada buna koşut bir olgu daha oluşuyor. Batı’nın radikal sağcı olmasa bile, onun toplumda yankı yapan propagandasının etkisiyle, artık günaşırı, İslamofobik, Türkofobik bir şeyler söyle...