Televizyon ekranları, toplumdaki aksaklıkların, bozuklukların,
yolsuzlukların, yozlukların anası mıdır, yoksa aynası mı?
Toplumsal olaylarda, her zaman birden fazla neden olduğundan,
yukarıdaki sorunun cevabı “her ikisi
de” olmalıdır.
Bu gerçeğin ışığında, sapkınlıkların aile kurumundaki yozlaşmanın
zirve yaptığı evlilik programlarına, yalnızca her aksaklığa
yasaklayıcı zihniyetle yaklaşmakla yetinmeyip, aynı zamanda, bu
rezaletin toplumda böylesine destek bulmasının nedenlerini de
araştırıcı yöntemle eğilmek daha akılcı olur.
Son zamanlarda TV’lerdeki evlilik programları şirazesinden çıkmış
durumda, bu programlarla ilgili olarak RTÜK’e gelen şikâyet, yüz
binlere ulaşıyor.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan
Kurtulmuş, önceki gün yaptığı açıklamada, hakkındaki
şikâyetler ayyuka çıkmış olan evlilik programlarının bir OHAL
KHK’si ile kaldırılması çalışmalarının son aşamaya geldiğini
açıkladı.
Olayın birçok yönden üzerinde durulmayı gerektirecek kadar önemli
olduğunu vurguladıktan sonra, evlilik programlarının milyonların
döndüğü getirisi çok büyük bir sektör haline gelmiş olduğunu da
belirtmek gerek.
***
İşin toplumsal çürüme, aile kurumundaki yozlaşmanın manevi
değerlere bağlı olduğunu iddia eden muhafazakâr bir iktidar
döneminde bu boyutlara varmış olmasının sosyolojik açıklamasını
konunun uzmanlarına bırakırken, bu tür programlardaki rezaletleri
önlemek için mali ve programı sonlandırmaya kadar varacak idari
yaptırımları elinde olduğu halde bir türlü kullanmayan veya
kullanamayan RTÜK’ün bu tutumunun, kokuşmuşluğun nasıl bütün
kurumlara bulaştığının bir kanıtı olduğunun altını
çizelim.
RTÜK’ün yüz binlere varan şikâyetler karşısında herhangi bir önlem
almaması, milyonların döndüğü bu sektördeki çıkar çevrelerinin
aleti olduğunu çok haklı olarak düşündürmektedir.