Tarihimize hanedan amigoluğu saplantısı dışında, toplumun çıkarı
açısından bakarsanız, Anadolu halkının hep birbirlerinden pek
ayırmadığı “eşkıyaya ve devletine karşı meşru müdafaa” durumunda
olduğunu fark edersiniz.
Mübeccel Kıray’ın, su kıyısını bırakıp sarp dağ
tepesine köyünü taşıyan halkın bu tercihinde, eşkıyadan ve devletin
müstelziminden (vergicisinden) kaçma amacının olduğunu vurgulayan
çalışmasına dayanarak Aziz Nesin, üniversite
heyetinin köy incelemesini anlatan nefis bir mizah başyapıtı
oluşturmuştur. Okumanızı salık veririm.
Osmanlı’da modernleşmeden yana olan yenilikçi aydın da, biraz da
bürokrat kökenli oluşundan, devletin bekasını baş kaygısı haline
getirince, zaman içinde halkın gözünde devlet ceberutluğunun
simgesi haline gelmiştir.
Cumhuriyet ile birlikte, hem modernleşmenin öncüsü, hem de devlet
kurucusu konumunda olan CHP de, iktidarının son dönemine rastlayan
dünya ekonomik krizi ve ikinci paylaşım savaşı konjonktürünün
halkın sırtına yüklediği zorlukların da etkisiyle, yine devletin
bürokratları aracılığıyla sürdürdüğü ceberutluğunun simgesi haline
gelme durumuna düşmüştür.
*** Halkçılık ilkesini altı oku
arasına katan CHP’yi yıkan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na tepki
olarak toprak ağalarının kurdurduğu DP, ceberut devlet karşısında
mazlum halkın temsilcisi ve sözcüsü rolündeydi ve egemenlerin
“sınıf fobisi”nin de etkisiyle zaten kadük olan halkçılık yerine
sonra gelen bütün sağ iktidarların da gırtlağına kadar gömüleceği
ayak kokulu popülizmi ikame etmişti.
Popülist sağın, ceberut devlete karşı, halkın temsilcisi garibanın
savunucusu konumunda sunulmasının başarıya erişmesi, demokrasimizin
birçok aksaklığının da temel nedenlerinden birini oluştu...