Türkiye’deki kimi olaylara şaşıranlara bakıyor da,
şaşkınlıklarına şaşıyordum hep...
Ama, bir haftalık yurtdışı gezisinden dönüşte ben de şaşırdım.
Olay, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski İstanbul
Terörle Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı ve eski İstanbul
İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu
operasyonda tutuklanan şüpheliler hakkında İstanbul 32. Asliye
Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararı üzerine yargı içinde bir
hukuksuzluk savaşının başlamasıdır.
***
Olayın hukuki yönü uzmanlar tarafından tartışıldı, bir şey
anlaşılacağından emin değilim ama dilim döndüğünce özetlemeye
çalışayım:
Yukarıda sözü geçen ve tutuklu olan kişilerin avukatları,
müvekkilleri hakkında tahliye talebinde bulunurlar.
Tutuklama konusunda yetkili olan sulh ceza mahkemeleridir. Ama
tutukluların avukatları İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne
başvurarak İstanbul bölgesindeki sulh ceza mahkemeleri hâkimleri
için reddi hâkim talebinde bulunur. Mahkeme İstanbul bölgesindeki
bütün sulh ceza hâkimleri hakkındaki reddi hâkim talebini haklı
bulur, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni yetkili sayar ve
dosyayı oraya gönderir. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi de
tutuklular hakkında tahliye kararı verir.