Bozkurt Güvenç’i 10 Aralık günü yitirdik. O
günden bu yana hakkında çok yazı çıktı. Bunlar arasında Hoca’nın
bize bıraktığı en önemli eseri olduğunu sandığım “Türk Kimliği”
kitabından söz edilmesini çok bekledim. Ama bir yerde rastlamadım.
Bugün kısaca bu yapıta değinmek istiyorum. İlk olarak 1993’te
Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan Türk Kimliği’ni
geçenlerde Mine Sirmen’e verdim. Bir polisiye okur
gibi bir nefeste bitirdi.
O kadar ilginç ve akıcı olan kitapta gerçek olduğu sanılan yaygın
yanlışların en önemlilerinden biri olan Atatürk’ün
medeniyet kavramının Ziya Gökalp’in düşünceleri
doğrultusunda olduğu iddiasına değinen B. Güvenç şunları
söylüyor:
“Atatürk eğitim ve öğretimin birleştirilmesiyle, dilin
özleştirilmesi önerisinde, Gökalp’ten yararlandı. Ama onun pek çok
fikrini ve önerisini uygulamadı. Gökalp’in medeniyet-kültür ayırımı
ve Doğu-Batı sentezi ile din üzerindeki düşünceleri, Atatürk’ten
çok Peyami Safa’yı, Aydınlar
Ocağı’nın Türk-İslamcı görüşlerini besledi; 12 Eylülcülerin ‘Milli
Kültür Politikaları’nı yönlendirdi.”
*** Yine Bozkurt Güvenç’e kulak
vermeyi sürdürelim:
“Medeniyet’ten ne anladığını da Atatürk şöyle dile getirmiştir:
‘Medeniyet’i hars (kültür) den ayırmak güçtür, gereksizdir. Bu
nedenle harstan ne anladığımı söyleyeyim. Hars bir toplumun a)
devlet hayatında, b) fikir hayatında yani bilim ve güzel
sanatlarda, c) iktisadi hayatta, yani ticarette, zanaatta, kara,
deniz ve hava ulaşımında yapabileceği şeylerin bileşkesi...