Lise son sınıfta gelmişti bize. Değişik bir hocaydı, okumayı,
okuduğunu anlamayı, anlattığını düşünmeyi öğretmeye çabalıyordu.
Kimilerine göre notu da kıttı. Bir gün bir türlü geçer not alamayan
arkadaşlardan biri söz istedi ve şunları söyledi:
• Lisenin sonuna kadar ne öğrenmişsek öğrenmişiz. Bundan sonra
bize daha fazla Fransızca konuşmayı mı öğreteceksiniz? Neden
zorluyorsunuz ki?
Hoca şaşkınlıkla yanıtladı:
• Öğretmeye çalıştığım Fransızca değil ki! Bu olmadan, hangi
dili konuşacaksınız!
Sanıyorum, uyanık arkadaş Hoca’nın bize düşünmeyi öğretmeye
çalıştığını kavramamış, “düşünmeyi bilmedikten sonra
ne konuşacaksın” dediğini anlamamıştı.
9 Ocak Cumartesi günü Melih Aşık’ın köşesinde
CHP’nin çiçeği burnunda milletvekillerinden Melike
Basmacı’nın anlattıklarını okuyunca, uyanık arkadaşımıza
kibarca “Oğlum sen bu kafayla hiçbir dili konuşamazsın ki”
demek
isteyen PatriceThompson’u
bir kez daha hatırladım.
Bakalım ne anlatıyor Melike Basmacı:
“Benim de yer aldığım, TBMM Danışma Kurulu’nun ilk
toplantılarından biriydi. Kurulun başkanı olan Meclis
Başkanı İsmail Kahraman genç
milletvekillerine tavsiyelerde bulunacağını söyleyince memnun
olduk. Ne de olsa geçmişte iki dönem
milletvekilliği yapmış deneyimli biriydi. Ancak
tavsiyelerini anlatmaya başlayınca ortalığı
şaşkınlık kapladı. Dediği özetle şuydu:
‘Yeni milletvekilleri olarak bilmeniz gereken ilk şey genel kurulda
oyunuzu kullanırken grup başkanvekillerinize bakmaktır. Onların eli
havaya kalkmışsa siz de kaldıracaksınız, kalkmamışsa siz de
kaldırmayacaksınız’. ”
***
TBMM Başkanı İsmail Kahraman kendi görüşüne göre parlamenter
sistemin altın kuralını şöyle anlatıyor:
• Konunun ne olduğu, neye el kaldırdığınız önemli değildir.
Önemli olan grup başkanvekillerinizle ters düşmemektir.
Sonra da uyarıyor.
• Bu temel kuralı öğrenemezseniz bir daha milletvekili
olamazsınız.
Dikkat buyurunuz, yukarıdaki sözler TBMM Başkanı’na
aittir!
Milli iradenin tecellisi olan Yüce Meclis’in necip üyelerinin
işlevleri Yüce Meclis’in çok saygıdeğer Başkanı’na göre,
liderlerinin iradesine, emrine uygun olarak el kaldırıp
indirmektir.
Bunların milli iradenin tecellisi olan kararlarını oluştururken,
neye el kaldırdıklarını bilmeleri önemli değildir.
Bilmeleri gereken şey, yukarıdan istendiği şekilde el kaldırıp
indirmedikleri takdirde bir daha milletvekili
olamayacaklarıdır.
Hani bu sözleri TBMM Başkanı söylemese de, “TBMM’de durum budur,
milli irademizin saygıdeğer temsilcilerinin
ahvalleri böyledir” diye ben bir yazı yazsam, bilmem ki başıma
neler gelir?