Yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olduğu yaygın
söylemi her yerde kuşku götürür, bizdeki uygulamada ise
yanlış olduğu kesindir.
Tartışmanın teorik yanına girmeksizin belirtelim ki, hemen her
yerde ama özellikle bizde, yerel yönetimler, merkezi yönetimin
yanında yeni bir rant bölüşüm odağıdır.
Bu durum, yeni bir yerel yönetim modeline olan istemi doğurmuş ve
büyütmüştür. Bütün dünyada da örneklerine rastlandığı üzere burada
esas iş sola düşmektedir. Şu ana kadar aday belirlemeden kafasını
kaldırıp, (neyse ki, bütün adaylarını seçimlerden önce açıklama
becerisini nihayet gösterebildiler!) başka bir şeyle uğraşmaya
fırsat bulamayan sosyal demokratlar geçmişte bazı bölgelerde
örneklerini sergilemiş oldukları, sol sosyal demokrat
belediyeciliğin ilkelerini etraflıca açıklamayı henüz
yapamamışlardır.
*** Ama aday seçiminde daha önce bu
alanda başarı göstermiş olan kimseleri öne çıkarmasında ve genel
başkanının açıklamalarının ortaya koyduğu gibi CHP bu gereksinimin
farkına varmıştır.
Sosyal demokratların bu farkındalıkla, talan, yağma, rant, tüketme,
kirletme beşgeninin sınırları içine sıkıştırılmış, bugüne dek, bazı
istisnalarına karşın süregelmiş belediyecilik yerine, üretici,
koruyucu, değer ve istihdam yaratıcı, hemşeriye öncelik veren
rantın yerine, toplumsal yararı ve paylaşımı üstün kılan yeni yerel
yönetim modeliyle, Türkiye’de, yeni ve çağdaş merkezi yönetimin
modelinin de halkın da katkısıyla yaşama geçirilmesinin önünü
açması beklenebilirdi.
*** Ama üzülerek söylemeliyim ki, 31 Mart seçimlerinde, halkın oyunu alsa dahi sosyal demokratlar böyle bir olanağa sahip olamayacaklardır. Çünkü, sol, yerel yönetim makamlarını seçimle ele geçirse bile politikalarını, yaş...