Sevgili,
Ettore Scola, “Birbirimizi o kadar sevmiştik ki” adlı, Vittoria de Sica’ya ithaf ettiği, savaş sonrası, şarapnel parçaları gibi dağılan eski partizanların öyküsünü anlatan filminde, bir ara ana kahramanlarından birine hayıfla, şunu söyletir:
- Dünyayı değiştirmek için çıktık yola, ama sonunda biz değiştik.
Dünyayı değiştireceğine inanmak, o yönde davranmak, dünyaya yeni bir gözle bakmak, yaşamın en büyük mutluluklarından biri, belki de birincisidir.
Önemli olan yolun sonunda nereye varıldığı değil, yolu yürümenin kendisidir.
O mutluluğu tatmış olan kuşaktanım.
1960 hareketinin getirdiği, görece özgürlük ortamında, sınıf gerçeğini ve sosyalizm olgusunu tanıdık, bilinçlendik.
Ortamın ürünü olan bilinçlenmemizin etkenleri arasında gazetedeki köşelerinden bizi her gün uyaran iki “bilinç taşıyıcı”mız vardı: Cumhuriyet’te İlhan Selçuk, önce Milliyet sonra da Akşam’da Çetin Altan.
Bu ikilinin o zamanlar toplumu nasıl etkiledikleri, okurları tarafından nereye konduklarını, bugün anlatılanlarla, tam olarak kavramak mümkün değil, onun için o günleri yaşamış olmak gerekir.