Bu yıl Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Aziz
Sancar, kendisine eğitim yolunu açan Cumhuriyete duyduğu
minneti dile getirmiş ve 19 Mayıs’ta
madalyasını Atatürk’ün huzuruna götürüp
Anıtkabir’e bağışlayacağını açıklamış.
Son derecede isabetli bir karar.
Çünkü Mardin’den İsveç Kraliyet Akademisi Nobel törenine giden
yolun adı Cumhuriyettir.
Devrimler, kendi dünya görüşleriyle, bilim ve eğitim hamleleriyle
birlikte gelirler.
Örneğin Fransız devrimi bir sürü bilimsel hamleyle birlikte
gelmiştir. Sanırım az kişi bilir, ondalık sistemin yaygınlaşmasını,
varlığını, kilisenin yerine okulu, papazın yerine öğretmeni ikame
ederek pekiştiren Fransız Devrimi’ne borçlu olduğumuzu.
Cumhuriyet Devrimi de, kendi eğitim seferberliğini, aynı zamanda
Aydınlanma çağı hamlesini, bilimsel atılımlarını birlikte
getirdi.
19 Mayıs günü, Aziz Sancar’ın madalyasını huzuruna tevdi edeceği
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “hayatta
en hakiki yol gösterici bilimdir” demesi rastlantı
değildir.
Cumhuriyet Anadolu’ya çağdaş bilimi, hümanizmayı, Rönesansı,
laikliği getirmiştir.
Cumhuriyet, Aziz Sancar örneğinde de görüldüğü gibi parlak Anadolu
çocuklarının içlerindeki cevheri daha da parlatmış, onların
yollarını açmıştır.
***
Cumhuriyet tabii ki gökten zembille inmedi. Onu hazırlayan
koşullar ve insanlar da oldu. Mithat
Paşa’daki Cumhuriyet habercisi ışığı görmez isek
Cumhuriyeti de tam anlamıyla kavramakta güçlük çekeriz.
Osmanlı’da eğitimin, bilimin, sanatın toplum yaşamındaki önemini,
geç de olsa fark etmiş ve bu alanlarda atılımlar yapmıştı. Ama laik
Cumhuriyet bilimin önündeki hurafe engelini kaldırırken tartışmacı,
katılımcı, sorgulayıcı, karma laik eğitimi getirerek, eğitim
reformunu ayakları üstüne dikmiştir.
Cumhuriyet, ilkokuldan üniversiteye eğitim ve bilim kurumlarıyla,
konservatuvarlarıyla, tercüme bürosu ile klasikleri yayımlayarak
Aydınlanma’nın, Rönesansın ışıklarını Anadolu insanına yaymanın o
muhteşem çabasını göstermiştir.
Cumhuriyet, yalnızca siyasal bir kavram değil, sanatı ile eğitimi
ile bilimi ile evrensel bütün bir dünya görüşüydü.
Maalesef akim kalmış olan, Köy Enstitüleri ise bu ışığın köylere
kadar yayılmasını öngören devrimci bir girişimdi.