Her şey ile birlikte Türkiye de kendine göre
değişiyor.
Türkiye’de değişimin bugünkü adı Fatih
Kaya.
Fatih Kaya Halk Özel Harekâtı’nın (HÖH) genel
başkanı. Harekât 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ertesi günü ilk
çadırını Trabzon’da kurmuş. 30 Kasım 2016’da dernekleşen oluşum
kısa sürede 7 binin üzerinde üyeye ulaşmış, 22 ilde şube
açmış.
Kamu görevlisi olan ve izin alarak Suriye’ye
geçip orada Türkmenlere silah elde yardım ettiğini söyleyen Fatih
Kaya, HÖH’ün amacının kendilerine her ihtiyaç duyulduğunda, darbeye
karşı millete yardım etmeye hazır olmak olduğunu söylüyor.
“Gezi benzeri olaylarda sokağa çıkmayız, devletin
askeri- polisi var” diyen Fatih Kaya
ekliyor:
- 15 Temmuz gibi, devletin EMİRİ MÜMİNİ talimat
vermediği sürece sokağa çıkmayız.
Fatih Kaya’nın HÖH’ün amaçlarını açıklamasıyla
696 sayılı KHK’deki ifadeler ne kadar örtüşüyor değil
mi?
***
HÖH ile ilgili soru işaretleri
var:
Fatih Bey HÖH’ün silahsız olduğunu
söylüyor.
Ama ihtiyaç duyulduğunda darbeye karşı sokağa
inerek millete yardım etmek amacına silahsız nasıl hizmet
edilebilir?
EMİRİ MÜMİN talimat vermedikçe, hareket
etmeyeceklerini söylüyor Fatih Kaya.
Bu Emiri Mümin denen kişi veya kişiler
kimlerdir, Emiri Mümin seçimle mi, olunur atamayla mı? Seçimle ise
Emiri Mümin’i ya da müminleri kimler seçer veya atarlar?
Emiri Mümin nasıl bir kurumdur?
İhtiyaç duyulduğunda darbeye karşı millete
yardım etme amacında olan HÖH’e sızmalar nasıl engellenir?
Darbeciler HÖH’e sızarlarsa, kuruluşun istemeden de olsa, sokağa
indiğinde darbenin amaçlarına hizmet etme tehlikesi yok mudur? Ya
da Emiri Mümin’lik makamı darbecilerin eline geçerse ne
olur?
Ve nihayet, bir aşiret devletinde yer alması
çok doğal olan HÖH ve benzeri kuruluşları bir hukuk devletinde
nereye yerleştirebilmek mümkün olacak?
696 sayılı KHK ile ilgili kaygıların ne kadar
ciddi ve gerçekçi olduğu HÖH oluşumu ve Genel Başkanı Fatih
Kaya’nın açıklamalarıyla ortaya çıkmıştır.
Ortada HÖH ile ilgili yanıtlanmayan bir sürü
soru, kesin olmayan birçok şey var. Kesin olan tek şey ise
Türkiye’nin de değiştiğidir. Geçmişte, suikastların, cinayetlerin,
darbelerin, iç çatışmaların, katliamların ardında parmağı olan eski
Özel Harp Dairesi veya Seferberlik Tetkik Kurulu’nun, başka deyişle
üniformalı kontrgerillanın yerini artık cüppeli HÖH almıştır, tıpkı
üniformalı vesayetin yerini cüppeli vesayetin almış olması
gibi...
***
Silivri’ye
mektup,
Cumhuriyet okuru olsun, olmasın, özgürlük ve
demokrasiden yana olan herkesin 2017’nin bu son gününde bütün yılı
hapiste geçirmiş olan gazetemiz mensubu arkadaşlarımız Akın
Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ı
düşündüklerine eminim.
Ben de 2017’nin bu son gününde onlara seslenmek
istiyorum:
Dostlar,
Silivri mapushanesindeki özgürlük nöbetiniz bir
yılı aştı. Bu nöbeti hepimiz adına onurla sürdürdüğünüzün
bilinciyle sizleri anıyoruz hep.
Şair dostum Ahmet Kadri
Ergin’in yeni yıl vesilesiyle gönderdiği “Ne
Yapayım” adlı şiirini okurken yine sizleri anımsadım. Hep
beraber Kaf Dağı’nı aşmak dileğiyle, iletiyorum:
“Ne Yapayım