“Her Türk asker doğar!.. Her Türk asker doğar!..”
12 Eylül döneminin kahır günlerinde, Metris Askeri Cezaevi’nin
koridorlarında erler bu sloganı atarak, koşar adım geçerlerken,
koğuş parmaklıklarına da coplarını sürterek içerdekilerin özgürlük
rüyalarını bölerlerdi.
O gecelerde düşünürdüm, bu koridorlarda uygun adım koşanlar bir gün
hapse düştüklerinde burada yaptıklarını hatırlayacaklar mı,
diye.
Hapislikle birlikte her Türk’ün alın yazısı olan askerlik,
anayasanın 72. maddesinde şöyle yer alır:
“Vatan hizmeti her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı
kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirilmiş
sayılacağı kanunla düzenlenir.”
*** Vatan hizmetinde eşitlik
esastır. Daha doğrusu öyle olması gerekir. Ama başlangıçta istisna
iken artık olağanlaşan “bedelli askerlik” düzenlemeleriyle bu ilke
işlemez oldu.
Son bedelli askerlikle ilgili düzenleme dün TBMM’de komisyona
geldi. İktidar kanadının bütünüyle desteklediği öneri, muhalefetten
de karşı çıkan olmayınca sorunsuz Genel Kurul’a inip kabul edilecek
görünüyor.
Şu anda tartışılan sadece 28 günlük eğitim olsun mu olmasın mı?
“Cüzdanına güvenen borazancıbaşı” diye de özetleyebileceğimiz,
belirli bir parayı verenin askerlik hizmetinden yırtmasını öngören
bedelli askerlik tabii ki eşitlik ilkesine aykırıdır.
Geçen yıllarda kamuoyunda çok tartışılan ve derin yaralar
açılmasına neden olan bedelli askerliğin, her gün bir şehit
haberinin geldiği bir dönemde siyaset sahnesinde ve kamuoyunda bu
kadar kolaylıkla kabul görmesinin nedeni, dünyanın büyük bir
bölümünde...