24 Şubat Pazar günü, bir süredir Paris’te olan
Mine Kırıkkanat’ın, oradan
yazdığı yazısında “Fransa’da cadde ve sokak adları zamana ve
muktedirlerin keyiflerine göre değişmez” tümcesini okuyunca, aklıma
şair Ergin Günçe geldi.
1983’te erken kaybettiğimiz bu akademisyen şair dostum ile
unutulmaz 1968 Paris’inin ünlü Gay Lussac Sokağı’nı arşınlarken,
dönüp, “Görüyor musun, oturmuş burjuva toplumlarında, sokaklara ve
caddelere her önüne gelen hatırlı kişinin adını koymazlar”
demişti.
Haklıydı, ünlü bilim adamı Gay Lussac’ın adını
taşıyan sokağın yanı sıra 5. bölgenin ilk anda aklıma gelen sokak
ve cadde isimlerinin kimileri şunlardı: Voltaire Rıhtımı, Anatole
France Rıhtımı, Saint Bernard Rıhtımı, Descartes Sokağı Pierre,
Curie Sokağı...
O sırada benim Türkiye’deki adresim ise, Sarraf Ali Sokağı ile
Tuğlacı Emin Bey Sokağı arasındaki sakinlerinden çoğunun
Abdülhamid’in paşalarından Rıza
Paşa olduğunu bilmedikleri Cihanseraskeri Sokağı 22 numara
idi.
Kimdi Sarraf Ali, kimdi Tuğlacı Emin Bey, adlarının sokaklara
verilmesine yol açacak hangi katkıda bulunmuşlardı topluma?
Sokak adlarının bizdeki kadar kolay verildiği ve nobran bir
kadirbilmezlikle değiştirildiği bir ülke daha yoktur herhalde
yeryüzünde.
*** 7 Şubat tarihli Cumhuriyet’in 8. sayfasında yine sokak adıyla ilgili bir haber çarptı gözüme: “Mabet Sokak adı Dadyan olarak değiştirildi”. Haberde Bakırköy Belediyesi sınırları içinde bulunan ve üstünde Surp Asvadzadzin Ermeni Kilisesi ve Özel Dadyan Ermeni ilk ve ortaokulunun bulunduğu, Mabet sokağın adı...