Sevgili,
Bir ülkenin kaderinde kırk yıl etkili olmuş bir siyaset ve devlet
adamının yaşamının tabii ki birçok başarısı gibi başarısızlığı da
olur. Bunları kesin hükümlerle tasnif etmek kolaydır da, ne kadar
doğrudur bilmem.
Süleyman Bey hakkında yazmak için üç gün
bekledim. Kafam yine ilk günkü kadar karışık. Sonunda dönüp
dolaşıp, aydın siyasetçi, keskin
gözlemci Necdet Uğur’un
yıllar önce onun hakkında söylediklerinde karar
kılıyorum:
- Süleyman Demirel, Cumhuriyetin ürünüdür,
yapabildiğidir.
Gerçekten de Isparta’nın İslamköyü’nden çıkan, yoksul, zeki,
gayretli, çalışkan köylü çocuğu Süleyman’ın en yüksek mevkilere
kadar çıkabilmesi, bizatihi Cumhuriyet’in bir zaferidir.
Son iki yüz yılı başarısızlıklar, bozgunlar, yenilgiler
felaketlerle dolu geçmiş olan Osmanlı kendi küllerinden yeniden
doğan anka kuşu misali, Cumhuriyeti oluşturarak teslim olmazlığa
dönüştü.
Yenilginin yengiye dönüşmesi için değişim şarttı. Osmanlı da
sonunda onu başardı. O Cumhuriyetti.
Cumhuriyet bütün kadrolarıyla, birikimiyle, Osmanlı’nın
eseriydi.
Mustafa Kemal’i, İsmet
İnönü’yü Cumhuriyet yaratmadı, onlar Cumhuriyeti
yarattılar.
O Cumhuriyet de kısa sürede kendi kadrolarını yarattı.
Süleyman Demirel onların tartışmasız en parlaklarından en
başarılarından biridir.
***
Demirel Türkiye’nin pozitif bilimler okumuş, mühendis
politikacılar kuşağındandır. İktidarı döneminde, ülke tarım
toplumundan sanayi toplumuna evrilme yolunda ilerlemiştir. Bu süre
zarfında ülke birçok badireyle karşı karşıya kalmıştır ki
Milliyetçi Cephe uygulaması gibi, ülkeyi kamplara bölenlerinin
sorumlusu da bizzat Demirel olmuştur.
Yollar yürümekle aşınmaz, diyen Demirel’in devri iktidarında MC
nifakının egemen olması, büyük bir çelişkidir.
Her türlü uzlaşmanın ve pratik çözümlerin adamı olan Demirel,
uzlaşmazlığıyla ülkenin 12 Eylül badiresine sürüklenmesinden
sorumlu olanlardan biri haline gelmiştir.